“Ruhum, kendisini doyuracak kanaat gıdasını henüz bulmadı. Arıyorum, arıyorum. Ne mi diyeceksin. Hiç!”
“Benim endişeli vicdanımın arayışları benim en büyük zevkimdir.”
s.98
“Akıl denklemiyle hakkı itiraf mümkündür. Fakat bilmek, anlamak mümkün mü?”
s.12
Raci kendi ifadesiyle küfür ile imandan, ikrar ile inkârdan, tasdik ile kuşkudan meydana gelmiş; Aynalı Baba’nın deyimiyle ise âcizliği, zayıflığı ve muhtaçlıyla hayatını ricayla geçiren insanoğlunun ismini gasp etmiş olan kitabımızın iki ana karakterinden biridir. Zannımca Filibeli, Aynalı Baba kılığına bürünüp derinliklerine daldığı varlığı, yokluğu, hiçliği, birliği, tekliği, hayalin hayalini Raci’ye yani biz insanlara 9 gece 9 halden ibaret olan bu kitapla anlatıyor.
“Raci hakikatin peşinde nice âlemde, boyut ve mekânda dolaşırken biz okurlara Ahmet Hilmi’nin Doğu ve Batı felsefesi, tasavvuf, mitoloji, dinler tarihi üzerine kurduğu bu gerçeküstü romanı izlemek düşüyor -şaşkınlıkla, merakla ve zevkle…”
A’mâk-ı Hayal, Türk edebiyatının ilk felsefi ve gerçeküstü romanı kabul edilmiştir.